10.01.2012

DEMOKRASİNİN ARKA BAHÇESİ

                                                                                               DEMOKRASİ İÇİN EL FATİHA!
       Referandum sürecinde Darbecilerin yargılanmasına yönelik anayasal düzenlemeler,Kürtsorununun çözülmesine yönelik atılan adımlar(Haburdan PKK lilerin ve Avrupadan Kürt aydınlarının gelişi) Başbakanın Ahmet Kaya nın  şarkılarını seslendirmesi,17’sinde asılan Erdal EREN için gözyaşı döktüğünü söylemesi ile ülkede bir ‘demokrasi rüzgarı’ estirdiler!Öyle bir rüzgardı ki kapılsan bir dert kapılmasan başka bir dertti! Referandum döneminde estirilen bu rüzgara ‘güzel günler göreceğimize olan inancımdan’ dolayı kapıldığımı belirtmeliyim.TSK ve YARGI vesayetine son verilmesi ama daha da önemlisi 30 yıldır süren ve yaklaşık 50 bin kişinin ölümüne neden olan kirli (mehmet altanın deyimiyle;şikeli)savaşın bitirileceğine dair estirilen bu hava hükümetin referandum döneminde birçok kesim(muhafazakarlar-sosyalistler-kürtler) tarafından desteklenmesini sağladı.
     Referandumdan sonra Ergenekon davası-Balyoz davası-İnternet andıcı davası-Oda tv davasın da ve son olarak KCK davasında hızlı gelişmeler yaşandı.İçlerin de  muvazzaf subayların ve emekli üst rütbeli askerlerle(son olarak 26. Genel Kurmay Başkanı İlker BAŞBUĞ) birlikte gazeteci,yazar,profesör lerin de bulunduğu birçok kişi ‘Özel Yetkili Mahkemeler’ tarafından tutuklanarak cezaevlerine konuldu.Tutuklamalar öyle boyutlara geldiki gazeteci Ahmet ŞIK’ın Gülen cemaatinin devlet içinde ki yapılanmasını anlatan İmamın Ordusu (Dokunan Yanar) isimli kitabı henüz piyasaya çıkmadan Ahmet ŞIK’ın tutuklanmasına neden oldu! KCK davasından(M.Hatip DİCLE-Selma IRMAK-İbrahim AYHAN-Gülser YILDIRIM-Faysal SARIYILDIZ-Kemal KTAŞ) ve Balyoz davalarından (Mehmet HABERAL ve Engin ALAN) tutuklu olan 8 kişi 12 Haziran 2011 seçimlerin de milletvekili seçilerek meclise girmeye hak kazandılar ancak tutukluluklarının sona erdirilmesi ile ilgili başvuruları Özel Yetkili Mahkemeler reddederken hükümette bununla ilgili en ufak bir düzenleme yapmaya gerek duymadı! Özel Yetkili Mahkemeler hükümetin bu kişilerden rövanşı almalarında önemli bir yere sahip! Gerçekten özel ve sınırsız yetkilerle donatılan bu mahkemeler referandumla birlikte esen rüzgarıda kesmeyi başardılar!
       Estirilen Demokrasi Rüzgarı  12 haziran seçimleri öncesinde seçim meydanlarında tam anlamıyla yerini ırkçı,faşizan söylemlerin adeta hortum yarattığı bir fırtınaya bırakmış,Hortuma kapılan herkes bu söylemden yeteri kadar nasibini almıştı. başbakanın seçim öncesi: “tek milleti tanımayan çeksin gitsin” Adullah ÖCALANIN asılmasına yönelik “Ben olsaydım asardım” şekilindeki sözleri bile seçimden sonra bizleri nelerin beklediğinin açık bir işareti gibiydi.Evet seçimden sonra % 50 ‘lik halk desteğini de arkasına alan AKP  bu Irkçı söylemlere uygun olarak hareket etmeye başladı.KCK davasından Tutuklananların sayısı hergeçen gün artmaya başlarken Büşra ERSANLI ve Rağıp ZARAKOLU gibi değerli düşün insanları,seçilmiş BDP li belediye başkanları,Özgür Gündem,ANF,DİHA ve şimdi ismini hatırlamadığım BDP ye yakınlığı ile bilinen birçok basın yayın kuruluşuna baskınlar yapılmış gazeteciler gözaltına alınmış ve tutuklamaların sayısı 4500-5000 kişi ile ifade edilir duruma gelmiştir.yargılamalar yapılmaya başlanmış ancak bu seferde “Özel Yetkili Mahkemeler” kürt halknın binlerce yıldır konuştuğu dil olan kürtçeyi tanımadığını,binlerce yıldır kürtçe konuşan bu insanların kürtçe savunma yapma haklarını “bilinmeyen dil” safsatasıyla engellemeye çalışmasından dolayı yargılamalar yapılamaz hale gelmiştir.
     AKP ‘de Bülent ARINÇ Hükümetin sibop ayarını yapan bir konumda.Ağızlara bir parmak bal çalarak insanların gazını almayı çok iyi beceriyor! Gazetecilerin tutuklanmalarıyla ilgili söylemleri,tutukluluk sürelerinin uzunluğu ile ilgili olan söylemleri ama daha da önemlisi bütçe görüşmeleri sonunda hükümet adına yaptığı konuşmada kürtlere tüm haklarını dil,eğitim,sosyal,kültürel tüm haklarının verileceğine yönelik sözleri henüz hafızalardayken ve unutulmamışken yine hükümetin önemli bir üyesi İçişleri bakanı İ.Naim ŞAHİN hiç ayrım yapmadan(ayrımcılığa karşıdır kendisi!) yazan,çizen,karalayan,okuyan,düşünen,şarkı söyleyen evet hiç ayrım yapmadan toplumun tüm kesimini terörün arka bahçesi olarak nitelendirmiş ve apaçık ayaklarını denk almaları yönünde tehdit etmiştir!Bu tehditin üzerinden çok geçmemişti ki 28 Aralık gecesi Şırnakın Uludere İlçesine bağlı Roboski ve günyazı köylerinden gelen KATLİAM haberiyle yıkıldık! Devlet havabombardımanıyla 19’u çocuk 35 CAN’ı KATLETTİ! Bahman GOBADİ nin “Sarhoş Atlar Zamanı”filmi geldi akıllara.sınırda kaçakçılık yapan halkın hikayesiydi bu, aynı ROBOSKİ’li 35 köylünün hikayesin de olduğu gibi ama  Roboski köylüleri sarhoş atlar zamanın daki çocuklar ( amaneh ve madi )kadar “şanslı!” değillerdi.(DEVAM EDECEK)

0 yorum :

Yorum Gönder

 
Tüm Hakları Saklıdır | Site İçerikleri - İzinsiz Kullanılamaz | Adnan BALCI