14.07.2012

ANEMURİUM ANTİK KENTİ VE YOK OLMAYA YÜZ TUTMUŞ TARİHİ!


Her yıl yaz tatilimizi geçirmek için Mersinin Anamur ilçesine bağlı Ören beldesine geliriz.Bu yıl Ören beldesinde bulunan ANEMURİUM ANTİK KENTİNDE gördüklerim beni hayal kırıklığına uğrattı.Milattan Önce ve Milattan Sonraki dönemlerde yaşamış uygarlıklara şahitlik etmiş olan Beldede bulunan ANEMURİUM antik kenti bakımsızlıktan,ilgisizlikten adına nederseniz deyin tam anlamıyla içler acısı durumda.Geçtiğimiz yıllarda hatırlıyorum da Kültür ve Turizm bakanı Ertuğrul Günay 'teftiş' amacıyla kapısına kadar gelmiş ancak iç kısımlarına girip gezmediği için bu rezalete şahit olmamıştı ya da olmak istememişti!Tertemiz deniziyle,doğasıyla ve görülmeye değer kültürüyle Turizmden payını alması gerektiğini düşündüğüm Anamurda hem yerel idarecilerin ve halkın hemde kültür bakanlığının ilgisizliğinden dolayı yeteri kadar turizm faaliyeti gerçekleştirilmemekte ve yabancı turist gelmemektedir. Turizm merkezleri olan Antalya ve Alanya'ya sadece 2 saat uzaklıkta olan ve buraların gölgesinde kalıp Anamur halkının da ilgisizliği ile uygarlıklara ev sahipliği yapmış ANEMURİUM ANTİK KENTİ kaybolup gitmeye yüz tutmuş durumda.   Sizlere öncelikle ANEMURİUM antik kentiyle ilgili bilgiler verip ardından da yazının sonunda deniz kenarında ve denizin içinde ,dağın yamaçlarında kalan ve insanların üzerinlerinde "piknik" yaptığı tarihi kalıntıların geçtiğimiz yıllarda çektiğim ve yeni çekmiş olduğum resimlerini paylaşacağım. (deniz kenarında çekilmiş ve parçalanmış sütun,sütun başları,üzerinde yazı olan lahitler,işlemeli mermerlere ait resimler bugüne ait yeni çekilmiş resimlerdir. 14/07/2012)



ANEMURİUM ANTİK KENTİ
Rüzgârlı burun. Coğrafya atlaslarında yer alan Anamur burnu. Anamur ilçe merkezinin 7 km. güneybatısında yer alan Türkiye’nin güneyinin en uç noktası. ANEMURİUM Kargagedik dağının güney ve doğu yamacının denizle birleştiği yere kurulmuş antik kent. 
Anamur’dan Antalya yoluna batı istikametine devam ederken karayolunun 7.kilometresinden denize doğru dağın dibinden asfalt yoldan giderseniz antik kent o muhteşem yapıları ile sizi karşılar.
Tarihin geçmiş antik çağlarına uzanan bu kentte Luviler, Arzavalar, Klikyalılar (Likyalılar), Kueler, Selefkozlar, Kızuvatnalılar, Hititler, Asurlular, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Araplar uzun süre egemenliklerini sürdürmüşlerdir. En uzun egemenlik ise Türklere aittir.
ANEMURİUM M.Ö. 8. yüzyılda Asurluların egemenliğine girdi. 6. yüzyılda Anadolu’ya giren Persler de bu bölgede denetim sağladı.
Anamur, Milattan önce 333 yılında Büyük İskender'in doğuya yaptığı sefer sırasında hâkimiyet altına alınarak Makedon Krallığına bağlanmıştır. Bu dönemde ANEMURİUM adıyla anılan kentin çevresinde yer alan kale surları, çeşitli hâkimiyetlerce onarımlar yapılarak günümüze ulaştı. Kentin çevresi kale görünümünü alan iç içe iki dizi surla çevrilmişti. O dönemde Soloi'den Aspendos'a uzanan kıyı yolu ANEMURİUM'dan geçmekteydi. Büyük İskender'in M.Ö. 323'te ölümünden sonra kurulan devletlerden Selefkoz'ların eline geçen yerleşim merkezi Milattan önce I. yüzyılda Roma egemenliğine girdi. Roma İmparatoru Caligula doğu Akdeniz kıyısındaki kimi kıyı kentleriyle birlikte Anemurium'u da Kommagene krallığına verdi.
Kentin tarihindeki bu dönemden sonra kentin adı "ANEMURİUM" olarak ortaya çıkmaktadır.
ANAMURİUM Hitit döneminden önce Kizuvatna krallığının etkisi altındaydı. Kizuvatna krallığı zaman zaman Hititlere bağlı kalmıştır.

Bazı araştırmacılara ve ileri sürülen görüşlere göre Hitit kralı 4. Tuthalia M.Ö. 12.Yüzyılda kenti kendisine sığınan Mattuvata isimli kişiye armağan etmiştir. Tuthalia’dan önce kent Asurluların hâkimiyetindeymiş. Kentin sahibi olan Mattuvata, Hitilerin zayıflamasından yararlanarak Afyon'a kadar uzanan bir prenslik kurmuş ve ANEMURİUM bu prensliğin başkenti olmuştur. Bir müddet sonra kent Finikelilerin eline geçmiş, İsairia, Selefkozlar, Romalılar ve Bizanslıların egemenliği ile devam etmiştir. Kentin en eski sahiplerinin ise Finikeliler olduğu bugün için bilinmektedir.
İsa’nın doğumundan önce 1. yüzyılda Roma’nın hâkimiyetinde bulunan şehir, Kıbrıs adasına yakın oluşundan bir ara istasyon konumunda olan ve ticaretin gelişmesinde önemli rol üstlenen Anemurium, aynı dönemde kara yoluyla, Toros dağlarındaki en önemli Roma kentlerinden biri olan Germanikopolis ile bağlantılarını sürdürmüştür. Bölgedeki doğal kaynakların ihraç edildiği önemli bir ticaret liman kenti olmuştur. Daha sonra ise Bizans egemenliğine giren Anamur, Bizanslılar tarafından yıllar içinde yeniden imar edilmiştir. 
Roma İmparatoru Calicula tarafından tüm Kilikya kıyıları Komegene kralı Antiochos'a (M.S. 38–72, bazı kaynaklarda M.S. 37–41) verilmiştir. Kral Antiochos kenti idaresinde tutmuştur. (Bu prensliğin sınırları Ayaş'tan Konya'ya kadar uzanır).Milattan sonra 1. yüzyılda kentin çevresine korunma amaçlı kalenin ilk surlarının bu dönemde yapıldığı ortaya çıkmıştır. Anamurium antik kentinin etrafında 1,5 kilometre uzunluğunda ve 8 metreyi bulan yükseklikte surlar çevirmektedir. Bu surların yerli halk tarafından yapıldığı kullanılan malzemeden anlaşılmaktadır. Surlar yörede bulunan mavi kireç taşları kullanılarak inşa edilmiştir. Bir yazıtta milattan sonra 383 yılında Isaura valisi Matronianus’un emri ile alay düzeyinde askerlerin çalışması ile yapıldığının kaydına rastlanır.
Kral Titus'tan Valerius'a kadar süren döneme ait sikkeler antik kentte yapılan kazılar sonucunda ortaya konulmuştur.
Roma İmparatorluğunun iki imparatorluk halinde ikiye bölünmesiyle Anamur ve yöresi Bizans İmparatorluğuna geçti. (M.S. 395) 

ANEMURİUM antik şehri zamana meydan okuyan, hala ayakta duran kalıntıları ile Anadolu’muzun güneyindeki en uç noktası olan Anamur burnunda Kargagedik dağının doğuya bakan yamaçlarında, sanki yaşayan bir yerleşim merkeziymişçesine yer alır. Yapılan kazılarda bir takım sikke ve eşyalara ulaşılmış olmasına karşı, bu şehrin ne zaman kurulduğu ile ilgili net bir bilgiye ulaşılamamıştır. ANEMURİUM kent adı o devire ait bir liman listesinde geçtiği için şehrin Milattan önce 4. Yüzyılda var olduğunu söylemek mümkün olmaktadır.
ANEMURİUM Milattan Sonra 260'da Sasaniler tarafından ele geçirilmiş, 4. ve 5. yüzyıllarda Toroslardan ve Akdeniz’den gelen korsanların saldırıları sonucu kent sık sık tahribata uğramıştır.
650 yılında Arap akınlarına uğrayan kent bu tarihten sonra terk edilir. İslam ordusu ise ilk defa kente halife Hz. Ömer zamanında gelmiş ve kentin fethini gerçekleştirmiştir. Bizans döneminde Anadolu’ya yönelen Arap akınları Abbasi halifelerinden Mansur zamanında başladı. (M.S. 8. y.y.) Bu tarihten sonra Anadolu’nun güneyindeki birçok yöre gibi Anamur da Arap devletleri ve Bizans imparatorluğu arasında bir kaç kez el değiştirdi.

Türkler ise kente 11. ve 12. asırlarda gelmiştir. 12. yüzyılda kent Türk egemenliğine geçmiştir. O günden bu güne Türk egemenliği devam etmektedir.
Anemurium kentinin batı dünyasına tanıtımı 19. yüzyılda İngiliz Francis Beaufort'un Akdeniz'de yaptığı keşiflerden sonra olmuştur. İlk kazılar 1960 yılında Toronto Üniversitesinden Elisabeth Alfoldi Rosenbaum tarafından başlatılmıştır. Daha sonra Kanada'lı Prof. James Russel tarafından kazılar ve diğer bilimsel çalışmalar sürdürülmüştür. 2000 yılında ise kazı çalışmaları sona ermiştir.
 En muhteşem yapılar olan surlar, üç adet hamam, tamamlanmamış antik tiyatro, yaklaşık 1000 kişinin oturabileceği büyüklükte inşa edilmiş konser veya gösteri salonu(odeon), aşağı Anamurium’da yer alır. Aşağı Anamurium’da hem yapılan kazılarda, hem de mevcut binaların tabanlarında mozaikler bulunmuştur. Muhteşem bir yol şeklinde yapılan liman yolundaki kaldırımlarda da bu mozaiklere rastlanmaktadır. Bu mozaiklerin bir kısmı müzede sergilenmekte, bir kısmı ise bulunduğu yerde etrafındaki mozaikler kopup kaybolduğu için etrafı dağılmaması için çimento harçlarla çevrilerek koruma altında tutulmaktadır. Geniş mozaik alanların ise üzerleri ince çakıl örtü ile kapatılarak muhafaza edilmektedir.




      Not: Resimlerin üzerine tıklayarak büyütebilir ve slayt olarak görebilirsiniz...




14.07.2012

14.07.2012


14.07.2012
14.07.2012




14.07.2012

14.07.2012
14.07.2012


14.07.2012
14.07.2012
14.07.2012


14.07.2012


14.07.2012












0 yorum :

Yorum Gönder

 
Tüm Hakları Saklıdır | Site İçerikleri - İzinsiz Kullanılamaz | Adnan BALCI